Ne derdimizi anlatabiliyoruz ne hüznümüzü anlıyorlar, dağlara çıkalım ıslık çalalım diyoruz, dağlar gönlümüze büyük geliyor...
Acıların dumanı yükselen evleri yok saymak insana dokunuyor...
Kimin eli kimin cebinde belli değil yazmış, kendini büyük gazeteci diye takdim eden bir gazeteci arkadaş...
Aslında kimin eli kimin cebinde olduğu belli de, bunu dillendirmek, yazmak gerçekleri söylemek yürek işi, doğruluk hak adalet işi...
Her mevsim ayrı bir gurbet, her mevsim bir başka sıkıntı da insanımız da, yazıp söylemek zor işlerden...
Mesela devletin eli milletin cebinde, hem de uzandıkça uzanan bir el...
Belediyelerin eli ahalinin cebinde, binler bahane ile...
Camide imamların eli halkın cemaatin cebinde, oraya yardım buraya yardım bahanesiyle...
Ama halkın ama yoksulların ama fakirlerin işsizlerin tenceresi kaynamayan annelerin, evine ekmek götüremeyen babaların ellerini uzatacakları bir cep yok ve olması da mümkün değil...
Mesela şehrin beyaz adamlarının her birinin eli ahalinin cebindedir her zaman... Onlar için uzandıkları cebin sahibinin fakir olması yoksul olması işsiz olması çaresiz olması fark etmez, onların her zaman bir bahanesi vardır halkın cebine uzanmak için...
Günahları dedikoducuların en azından bazı gazetecilerin ellerinin de halkın cebinde olduğu söyleniyor... Biraz güçlü olanlar ellerini beyaz adamların cebine teklifsiz girip çıktığını söyleyenler var, söylentileri bu yönde bazı esnafların dilinde...
Doğruları, gerçekleri yazmak için zor zamanlar...
Eğer sisteme söz etmezsen, yöneticileri eleştirmezsen hatta biraz kutsarsan övgüler düzersen yolunda gider her şey...
Bu yolu tercih eden arkadaşların havasından geçilmiyor, ama bu neyin havası diye onlara bile soramıyorsun...
Olsun biz yine de odalarına güneş girmeyen, sabahları simit alacak parası olmayan insanları yazmaya devam edelim...
Ey insan kardeşim... Siz de biliyorsunuz, bizler yoksulluğun yabancısı olmayan, hüznün ve gözyaşının yabancısı olmayan çocuklarıyız biz bu toprakların...
Kardeşlikten söz etmeye, paylaşmanın bir insan medeniyeti olduğunu söylemeye ve bu soylu düşünceyi diri tutmaya devam edelim...
Dua eder, dua beklerim...