Dilan Polat’ın tutuklanma ve dava süreci ile gündemimiz oldukça meşgul. Hal böyleyken zamlar, savaşlar, alınan yeni kararlar veya değişen yönetimleri pek de konuşmaz olduk. Daha 6 ay öncesinde gündemimizde seçimler varken şimdi seçimi kaybeden ve yönetimi değişen partiyi o kadar dert etmez olduk. İstifa etsin diye adına dövmeler yaptırılan, NFT’de görseller hazırlanan parti başkanı artık yok. Eee şimdi ne olacak peki?
Uzun vadede düşünmeyip anlık kararlar ile hareket etmeye alıştığımız için gündemin sürekli değişiyor olması haline de alıştık. Hayatın rutini içerisinde olağan bir durum haline geldi adeta. Kötü olayların haberlerini görmekten yine ne oldu diye düşünmekten yorulduk. Öyle olunca da haberlerin büyüklüğü çok da işlemeyen bir hal aldı. Her gün gördüğümüz, okuduğumuz konulara duyarsızlaştık. İnstagramda kaydırma yapar gibi haberler arasında geçiş yapmaya başladık.
Koşturmaca içerisinde durup düşünmeyi de bıraktık. Ne de olsa modern insan oradan oraya koşturur ve milyon parçaya bölünür. Kendine zaman ayırmak isteyen modern insan ekran karşısında veya gittiği kafelerde uyuşur. Uyku öncesi ayakta uyumaya başlar. Modern insan olmak bunu gerektirir. Bunu yapmadığınız takdirde çağa ayak uydurmanız zorlaşır.
Modern insanın yorgunluğu ve bıkmışlığıyla kimse ilgilenmez. Durup dinlenme ihtiyacını kimse görmez. Önüne sunulan seçenekler arasında seçim yapmak zorunda kalmanın getirdiği mutsuzluğu kimse dile getirmez. Birçok duruma göz yummanın veya görmezden gelmenin getirdiği yabancılaşmayı kimse söylemez. Hal böyleyken insan önce kendinden, sonra çevresinden en son da yaşadığı dünyadan uzaklaşır. Gündemler değişirken zihnini de değiştirir. İnsan her gün gündemini yeniden ve yeniden inşa eder. Asla tam olamaz.
Yarım kalmış hayatların yarım kalmış insanları, içselleştiremediği her olayın üstüne eklenen yeni olaylarla ezilmeye devam eder. Gündem hızlı değişir ama insan zihni aynı hızda devam etmez her zaman. Durup geçmişe gider ve önceden olanları düşünür. Bir olayın peşinden gider ve sonucunda ne olacağını görmek ister. Ancak sonucunda hiçbir şey olmayan olaylar yüzünden bundan da vazgeçer insan. Her gün başka olayı dert edinir, düşüncelerini sosyal medyada paylaşır, iki gün sonra başka bir şeyden şikayet etmeye başlar.
Belki de durmaya ve düşünmeye ihtiyacımız var artık. Takip ettiğimiz her olayın arkasına bakmaya ve ‘’ee ne oldu şimdi?’’ sorularıyla sorgulamaya ihtiyacımız var. Aksi takdirde olaylar olmaya devam ederken bizler sadece birer izleyici olarak kalacağız bu hayatta. Sonra da ölüp gideceğiz. Ne dersiniz?