Yüz yıl önce ilan edilen Cumhuriyet, bugün zor dönemde tutunduğumuz dalımız ve hala umudu taşımamızın tek sebebi. Umuda ve inanca ihtiyacımız olduğu bu günlerde yeniden coşkulu hissettiğimiz bir bayram ‘’Cumhuriyet Bayramı’’. Bu bayram, bizlere değerlerimizi ve yaşadığımız ülkemizdeki varlığımızı hissettiren bir bayram. Tatil yapmak için fırsat kolladığımız değil.
Böyle bayramları kutlama şeklimiz bireysel olabiliyor. Herkes kendi değerleri çerçevesinde kutlama yapabiliyor. Ancak bayramı bahane ederek bunu fırsata çeviren insanlar ve kurumlar arasında görünür bir anlaşma olmamasına rağmen, karşılıklı bir kabul var gibi görünüyor. Yoksa bir anda herkesin tatile gidebiliyor olmasına ihtimal yok.
Bu bayramlar bize bazı noktaları hatırlatması açısından önemli. Bağımsızlığımızı borçlu olduğumuz ve 101 yaşında olan bir Cumhuriyetimiz var. Ancak yüz yıl sonrasında bırakın bağımsız olmayı, başka ülkelere bağımlılığımızın her geçen gün arttığı bir noktadayız. Üretim, iş gücü, bilim, eğitim ve diğer tüm alanlarda ya sahip olduğumuz aydınları kaybediyor ya da kendimize yetemiyoruz.
Tam bağımsız bir ülke olmadığımızı söyleyebiliriz. Şimdilerde sadece yazılı kağıtlarda var olan ve dillerimize pelesenk olan Cumhuriyet, şimdilerde yeniden hatırlamaya en çok ihtiyaç duyduğumuz bir bakış açısı. Bugün hala daha tarikatları konuşuyoruz. Bugün hala daha din ve devlet işlerinin birbiriyle karışmasını konuşuyoruz. Bugün hala daha dini kullanarak siyaseti yöneten insanları konuşuyoruz.
Farkında mısınız artık bayramlar ve özel günlerde Anıtkabir’i ziyaret etmek için hastalık bahanesi dahi kullanılmıyor. Sanki kendi kendimize kutladığımız bir bayram gibi. Konserler ile şenlik havasına dönüşen bir bayram. Ama farkında mısınız hala içimiz buruk. Kutlama yapanların sesi daha yüksek çıkıyor ki, azalan insan sayısını telafi etmek için belki de bilemiyoruz. Ancak sesimize eklenen ülke yöneticileri olmadığı sürece bunun da bir anlamı olmayacaktır.
Bazen düşününce şaşırıyorum. 100 yıl öncesinde yokluk içerisinde ve durumu anlayamayan insanlara Sevgili Atatürk nasıl anlattı, nasıl ikna etti onları diye düşünüyorum. Böyle bir kararı nasıl aldı, nasıl tüm bunları öngördü? Yüz yıl öncesinde yapılan tüm yenilikleri nasıl kabul ettirdi tüm insanlara?
Lider bir komutan olmak böyle bir şey sanırım. Aklıma geldikçe ve yakın tarihi okudukça, şahit oldukça Mustafa Kemal Atatürk’e saygım bin kat daha artıyor. Adım atmakta zorlandığımı düşündüğüm her durumda Atatürk’ü ve yüz yıl önce attığı adımları düşünüyorum. Tüm bunlar bana cesaret ve güç veriyor. Bu nedenle bu bayramlar bizim için önemli. Yeniden bir olabilme ve mücadele edebilme ruhumuzu hatırlatıyor. Ne dersiniz, bir gün yeniden birlikte mücadele ettiğimiz günlerimiz olur mu?