Okulun ilk günü hem çocuklar hem de aileler için oldukça heyecanlı bir gündür. Özenle seçilen okullar ve araştırılan öğretmenler var olsa da aileler ve çocuklar için yeni bir deneyim olması nedeniyle merak ve kaygı duygularını da barındırabilir.
Bu kaygı, okula başlamak gibi olumlu bir süreçte heyecanın ötesine geçerek olumsuzluğa dönüşmemelidir. Z kuşağı çocukları kreş, anaokulu ve çeşitli kurslar gibi kurumlarda yer aldıkları sürede bireyselleşme adına adımlar attılar. Bu nedenle okula başlama süreci aileler ve çocuklar için çok daha kolay ve keyifli yönetilebilir. Okulun ilk günü olumlu bir başlangıç yapmak için önerileri şu şekilde sıralayabiliriz:
● Tercih edilen okul başlangıç tarihinden önce çocuk ile gezilebilir. Bu gezi sırasında sınıfı, yemekhanesi, oyun alanları, bahçesi ve mümkünse öğretmenleri ile küçük bir tanışma yaşaması sağlanabilir.
● Aile içinde okula başlamakla ilgili çocuğun hislerine, düşüncelerine yönelik keyifli sohbetler yapılabilir. Anne ve babalar kendi olumlu okul deneyimleriyle ilgili anılarını çocuklarıyla paylaşabilirler.
● Okulun şartlarına bağlı olarak bir gün öncesinde ilk gün hazırlığı yapılabilir. (giyim, gıda vb.)
● Okulun ilk günü biraz erken uyanarak ailece kahvaltı yapılabilir. Çocuğun kahvaltı rutininin dışına çıkılmaması önemlidir.
● İmkanlar dahilinde okulun ilk günü çocuğun ailesi ile birlikte okula gitmesi olumlu bir başlangıç yapmayı sağlayacaktır. Eğer ailenin imkanları uygun değilse mutlaka birkaç gün önce çocukla bu durum paylaşılmalıdır.
● Bu yıl herkesin hayatını etkileyen pandemi süreci yeni okula başlayacak olan çocuklar ve aileleri içinde kaygı yaratabilir. Okul yönetiminin hazırlamış olduğu koruyucu tedbirlere bağlı kalmanın sorun yaratmayacağının farkında olarak hareket edilmelidir. Bu önemlerle ilgili olarak çocukla konuşulmalı ve sosyal ilişkisi etkilenmemelidir.
● Okulun belirlediği sınırlara göre aileler çocuklarıyla yanında bulunup bulunamayacağı, saat kaçta alacağı, gün içerisinde öğretmeninden yardım alabileceği gibi konularda çocuklarıyla konuşmalı ve bunları uygulamalıdır.
● Çocuklar anne babalarından ayrılırken ağlama, vurma gibi okulda kalmayı reddeden davranışlar sergiliyorsa; “ Bak arkadaşın hiç ağlamıyor, sen ne yapıyorsun…” gibi kıyaslayıcı cümleler kurulmamalıdır. Bunun yerine çocuğun kaygısını azaltacak “ derslerin bittiğinde saat 14.00’da seni almaya geleceğim. O zamana kadar bende işte çalışıyor olacağım. İhtiyacın olursa öğretmeninden yardım alabilirsin.” gibi terkedilmediğini ifade eden net cümleler kurulmalıdır.
● Çocuğun fizyolojik ya da farklı bir sorunu varsa okulda bulunduğu sürede yardımcı olacak kişi ile mutlaka paylaşılmalıdır. Çocuğa bu durumla ilgili bilgi verilmedir.
● Aileler okul çıkışında alacağıyla ilgili söz vermişse, belirlenen saatten 10-15 dk önce orada bulunmalıdır.
● İlk günün sonunda çocukla günün nasıl geçtiği, nelerle karşılaştığı, nelerin mutlu ettiği gibi konularda konuşmalar yapılabilir. Fakat her çocuğun mizacı aynı değildir. Yeni bir durumla karşılaşan çocuk anlatmak istemeyebilir bu konuda sorular sorarak ısrarcı olunmamalıdır.
● Kaygısı yüksek olan çocuklarda alt ıslatma, uyku sorunları, konuşma bozuklukları, davranış problemleri gibi sorunlar gözlemlenebilir. Bu durum sürüyorsa bir uzmandan destek alınmalıdır.
Son olarak kaygı düzeyi yüksek aileler çocukların yeni bir ortama girmeleri, kendi gözetimleri dışında bulunmaları, “sessiz, sakin bir çocuk” olarak tanımlamaları nedeniyle detaylı düşünerek çocuğunda kendisini güvenli bir ortamda bulunmadığı duygusunu yaşamasına sebep olabilir. Bu nedenle koşullar ne olursa olsun okul içerisinde çocuğun ulaşabileceği kişiler gerekli konularla ilgili bilgilendirildikten sonra güvenli bir ortamda bulunduğunun farkında olunmalı ve mevcut düşüncelerden uzaklaşılmalıdır.